Türk kadınının kahramanlık hikâyeleri Kurtuluş Savaşı’nda da görülmüştür. Türk toplumunun tek bir vücut halinde çarpışmasını da sağlamaktadır. Türk kadını da bu dönemde ne kadar fedakâr olduğunu göstermiştir.
Halide Onbaşı(Halide Edip Adıvar)
Halide Onbaşı askeri olarak mücadele etmese de onbaşı rütbesini almıştır. Özellikle İstanbul Mitingi’nde halkı harekete geçmek için büyük çalışmalarda bulunmuştur.
Nezahat Onbaşı( Nezahat Baysel)
Albay Halit Bey’in kızı olan Nezahat Hanım; annesinin ölmesi üzerine babasının yanında kalarak bir nevi asker olmuştur. 9 yaşından itibaren cephe gören Nezahat Onbaşı, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde görev almıştır.
Erzurumlu Kara Fatma – Fatma Seher Erden
İlk olarak milis kuvvetlerinde görev alan Kara Fatma daha sonra düzenli ordunun bir parçası oldu. Sadece kadınları içeren birliği ille Yunan’a karşı bir saldırı düzenleyerek fazla sayıda esir aldı. Milis Müfreze Komutanı olarak mücadele etmeye başlayan Kara Fatma bu tür bir kararı eşi Binbaşı Ahmet Bey’in Sarıkamış’ta şehit olması ile harekete geçmiştir.
Halime Çavuş
Orduya erkek kılığında katılarak yıllarca Halim Çavuş olarak bilindi. Milli Mücadele yıllarında bu kimliğini saklayarak askerlerin arasına karıştı. Milli Mücadele yıllarında düşman ateşi sırasında bir ayağı sakat kalan Halime Çavuş aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa’yla olan konuşması ile de bilinir.
Şerife Bacı
Şerife Bacı, Kurtuluş Savaşı’nın Türk kadın kahramanı. Kastamonulu yaşlı kadın ve erkeklerle birlikte Kastamonu’daki cephanelerin Ankara’ya götürülmesinde verdiği mücadele sonucunda 1921 yılının Aralık ayında ağır kış şartları nedeniyle henüz 21 yaşındayken donarak hayatını kaybetti.
Hafız Selman İzbeli
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhuriyet kadını” idi…
Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu’daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti.Varlıklı bir aileden geliyordu. Asker Kastamonu’ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Hep “Ben Cumhuriyetçiyim” dermiş. Savaştan sonra yeni baştan herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazmayı öğrenmişti. Hafız Selman Hanım’a milletvekilliği de önerilmişti. “Hafız olduğum için başımı açamam. Başımı açamayacağım için de milletvekili olamam” diyerek kabul etmemişti.
Gördesli Makbule
Makbule Hanım daha bir yıllık evli iken eşinin yanında Kuvay-i Milliye’ye katılmıştır. 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusunun İzmir’i işgaliyle Batı Anadolu’yu işgale başlaması sonrası 7 Kasım 1921’de eşi Halil Efe ile Türk direniş çetelerine katıldı. kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda bulundu. Yunanlar Sakarya Muharebesi’ni kaybederek Afyon mevzilerine çekildiklerinde, bir taraftan da Halil Efe’nin Gördes-Sındırgı-Akhisar bölgesinde faaliyet gösteren çetesinin saldırıları ile karşılaşıyorlardı. Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için öne atılınca başından vurularak ölmüştür. Hatırasını yaşatmak üzere ismi Türkiye genelinde birçok yapı, ilkokul ve ortaokula verilmiştir.
Çete Emir Ayşe
Yunanların 1919 yılında, Aydın’ı ilk işgal etmeleri üzerine Aydın Savunması’nda rol almak üzere Yörük Ali Efe grubuna katılmış ve Malgaç Baskını’nda yer almıştır. Aydın’ın Yunanlar tarafından ilk işgali efelerin yardımıyla bertaraf edilmiştir. Bu ilk işgal Çete Ayşe tarafından şöyle anlatılıyor:
“ Yunan kuvvetleri Aydın’a geldiğinde İmamköyü’nde idim… On beş gün evvel düşman Nazilli’ye vardı… Dayanamadım martin tüfeğimi aldım çıktım. ”
Yunanların, Aydın’ı ikinci işgali üzerine Köşk cephesinde de mücadele etmiştir. Yunan kuvvetlerinin Aydın’dan Anadolu’nun iç kesimine girmesini önlemek için mücadele etmiş, 7 Eylül 1919 ‘a (Aydın’ın kurtuluşuna) kadar Yunanlarla Millî Mücadele’nin sonuna kadar savaşmıştır. Çete Ayşe millî mücadele ile ilgili düşüncelerini de şöyle dile getirmiştir:
“ Bazı kadınların içinde bir pehlivan; bazı erkeklerin içinde de, korkaklıklarından dolayı, bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın börk başındır. Mademki burası bizim vatanımız; biz de bu vatanın olmalıyız. ”
1933 yılında Aydın’da Mustafa Kemal Paşa tarafından kendisine (istasyon meydanında) İstiklâl Madalyası verilmiştir.
Tayyar Rahmiye
Tayyar Rahmiye Hanım Tayyar Rahmiye (1890, Kayalı, Osmaniye – 5 Ağustos 1920), Türk gönüllü kadın asker. Sykes-Picot Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşılması üzerine Fransızlar kendilerine vadedilen güneydeki Anadolu topraklarına çıkarma yapmış, Anadolu genelindeki işgallere karşı başlatılan Türk Kurtuluş Savaşı’nın Güney Cephesi’nde ise işgalci Fransız güçlerine karşı Kuvay-i Milliye’ye bağlı IX. Tümen’in direnişe başlamıştır. Rahmiye Hanım gönüllü olarak Kuvay-i Milli’ye bağlı XI. Tümen’e katılarak, Fransız askerlerinin ele geçirdiği Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini patlatmış ve bölgedeki Fransız güçlerinin cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştı. Tayyar lakabıyla bilinen Rahmiye Hanım 1920 yılındaki muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında Fransızlarca vurulurak vefat etmiştir.