Osmanlı Devleti asker ihtiyacını farklı yöntemler kullanarak temin etmiştir.
Bunlarda ilki Devletin ve sultanın korunmasında, saltanatın devamlılığının sağlanmasında dayanılan temel askeri birimlerin başında “saray muhafızları ve yeniçeriler” geliyordu. Bunlar köle olarak alınan veya devşirilen kişilerdi. Bunlara Osmanlı Devleti’nde “kapı kulu” adı verilirdi.
Ayrıca Osmanlı Devletinde hassa birlikleri vardı. Fakat hassa birliklerinde bulunan askerlere maaş verilmiyordu. Bunlar maaş yerine dirlik alıyordu. Dirlik kelimesinin anlamı devlete ait olan araziler verilmesidir. Barış zamanında geçimlerini sağlanması, savaş döneminde ihtiyaç duydukları silahların alınması ve eğitim giderleri arazilerden elde ettikleri ile sağlanıyordu.
Hanedan mensupları Osmanlı’da sadece sarayda görevli değillerdi. Devletin belli bölgelerinin idaresi ve bazı vilayetlerinin yönetilmesi de hanedan mensupları tarafından yürütülüyordu. Eski dönemlerden beri uygulanan ve zaman içerisinde devlet geleneği haline gelen bu durum emirleri altına ordu verilmesiyle destekleniyordu.
Türk ordusuna sabit kuvvetlerin dışında ihtiyaç hallerinde geçici süreli ücretli askerler de alınıyordu. Ücretli askerler daha çok yaya olarak kullanılıyordu. Bunun sebebi ise yaya askerlerin atlı askerlere oranla masraflarının daha az olması idi. Bunların yanı sıra asker temininde kullanılan yöntemlerden biri de gönüllülük esasıydı. Eski Türkler askerliği özel bir meslek olarak icra etmiyorlardı. Osmanlı döneminde bozkırın çetin ve zor şartları hâkimdi. Bu hâkimiyet şüphesiz insanların ailesini ve malını koruması adına askeri eğitim görme ve silah kullanma ihtiyaçları doğuruyordu. Bu da yabancı tehdidinde halkın komple silahlanması ve savaşa katılabilmesine olanak sağlıyordu. Bu durum Türklere “ordu-millet” özelliği katmaktadır.