Yaşadığımız dünya da tek başımıza değiliz. Evet özgürüz bunu istiyoruz. Engellemelere de karşı çıkarız en doğal hakkımız. Ancak başka birinin özgürlüğünü kısıtlayamayız. Başka birinin bizi kısıtlaması hoşumuza gitmeyeceği gibi bizim başkasını kısıtlamamız da onun hoşuna gitmeyecektir. Yaşamış olduğumuz sosyal çevre de insanlarla ilişkilerimizde başı boş olmadığımızı bilmeli istediğimiz yerde istediğimiz gibi davranmanın doğru olmadığını bilmeliyiz. Çevremizde ki insanlar arasında görsel veya yazılı bir kurallar bütünü olmasa da; örf, adet, gelenek, görenek gibi kavramlar boşa değildir. Toplum da ki işleyiş bu sözlü kurallar çerçevesinde gerçekleşirken bizlere de düşen sorumluluklar elbette bulunmaktadır. Sorumsuz lafını kendimize hakaret olarak kabul ediyorken aynı zamanda sorumluluklarımızı yerine getiriyor olmalı bilinçli davranmalıyız. Öyle ya nedir bu sorumluluklar ?
Kişi önce kendini bilmeli. Bundan maksat haddini bilmektir. Had nasıl bilinir diye sormayın yaşımızı biliyoruz kimliğimizi kimin soyundan geldiğimizi biliyoruz. Kendimizi tanıyoruz. O halde büyük ve küçüklerimizi de bilebiliriz. Büyük küçük demişken sorumluluk çerçevesinde ki en büyük ödevlerden biri saygılı olmaktır. Saygılı olmayı da anlatmayım artık onu bilirsiniz. Ama sadece büyüğe değil küçüğe de saygı duyulmalıdır. Herkes sizinle aynı fikirde olamaz. Herkes farklı kişiliğe sahiptir ve farklı görüşleri olabilir. Buna saygı duymak zorundayızdır.
Özet olarak toplum içinde sorumluluk bilincimizle hareket etmeli herkese saygı göstermeliyiz.