Yaşadığınız bölgedeki mimari eserleri yeteri kadar koruduğunuza inanıyor musunuz?
Arapça kökenli olan mimar kelimesi, bir alanı oturmaya müsait duruma getirme anlamını taşımaktadır. Ancak bu eylem gerçekleştirilirken estetik kaygılar ön planda tutulmaktadır. Mimari, maddi ihtiyacın yanı sıra yapılara güzellik ve derinlik kazandırması dolayısıyla sanat olarak da nitelendirilmektedir. Tarihi eser kapsamında da mimari yapılar oldukça önemlidir. Geçmişe can veren kalıntıların başında gelen bu yapılar, geçmişi anlayabilmek için mühimdir. Bu eserler sayesinde yıllar öncesindeki milletin nasıl konutlarda yaşamış oldukları, mimarideki gelişmişlik düzeyleri ve sanat anlayışları hakkında birtakım fikirler edinilebilmektedir. Bunun yanında bu mimari yapılar, kültür turizmi bakımından da önemli bir yer tutmaktadır. Seneler önce yapılmış olan Taç Mahal’in bugün dahi Hindistan’a turist getirmesi bu sebepledir.
Mimari insanların zaten ilgisini çeken bir alandır. Bunun yanına geçmiş de eklendiğinde daha da çekici gelmektedir. Bu eserlerin hem bu yönlerden hem de gelecek nesillerin bilgi sahibi olması için aslını kaybetmeden korunması gerekmektedir. Bu koruma, devlet eliyle olabileceği gibi toplumsal bilinçle de olabilmektedir. İnsanlarımız konunun ehemmiyetine henüz vakıf olmadığından, yaşadığımız bölgedeki mimari eserleri gerektiği gibi koruyamıyoruz. Hırsızlık ya da define arama gibi eylemler sonucu pek çok mimari yapı tahrip ediliyor ve buna ne yazık ki karşı duramıyoruz. Devlet koruması çoğu kez yetersiz kaldığı için, insanların mimari eserlerin bir dönemi yansıttığını bilerek davranmaları gerekmektedir. Yalnızca tarihi mimari eserler için değil günümüzdeki mimari için de bu geçerlidir. Bugün, yarın için geçmiş olacağından insanlar bilinçlenerek bu yapıları korumalıdır.