Ay: Ekim 2018

Kitaplar, insan zihninin en önemli destekçilerindendir. İnsanlar ne kadar fazla kitap okursa zihinleri ve ufukları da o derece gelişir ve dünyaya çok daha geniş bir pencereden bakmaya başlarlar. Bundan dolayı da kitap seçimi son derece önemlidir. İnsanlar doğru kitap seçtiklerinde etkisi son derece olumlu iken olası bir hatalı kitap seçimi, istenilen etkiyi oluşturmayacağı gibi olumsuz anlamda da etki edecektir. Bu da insanlar için hem zaman kaybı hem de negatif bir gelişim olacaktır.

 

Kitaplara ulaşma noktasında insanlar artık çok fazla zorluk yaşamamaktadır. Özellikle internet teknolojisinin yaygınlaşması ve buradan çok farklı sitelerin satış yapması, insanların kısa sürede istedikleri kitabı yorulmadan satın almasına imkan vermektedir. Bundan dolayı da insanlar hem doğru kitaplara hem de yanlış kitaplara maruz kalabilmektedir. Bu noktada insanların dikkatli olması ve bir takım devlet kurumları tarafından verilen tavsiyelere göre hareket etmesi gerekir.

 

Doğru kitap seçimi çok önemlidir ve bundan dolayı da insanların doğru kitap için bir takım hususlara çok fazla dikkat etmesi gerekmektedir. Bu hususların başında güvenilir yayınevleri ve yazarlar gelmektedir. Güvenilir yayınevleri tarafından çıkarılan kitaplar gönül rahatlığı ile alınabilir. Aynı durum yazarlar için de geçerlidir. Bunun haricinde bilinmeyen yazarlar ve yayınevleri internet üzerinden araştırılmalı ve elde edilen sonuçlara göre bu kitapların alınıp alınmayacağına karar verilmesi gerekir.

Toplumları bir arada tutan en önemli araçlardan bir tanesi dildir. Aynı zamanda milletlerin ileriye taşınması adına da son derece önemli bir rolü vardır dilin. Dilimiz bu kadar önemli iken her geçen gün içerisinde farklı yabancı kelimelerin girişini engelleyemiyoruz. Bu da dilimizin yavaş yavaş yok olmasına neden oluyor.

 

Dilimize giren yabancı kelimeler, nesiller arasındaki iletişimi ciddi şekilde koparmaktadır. 1950’li yıllarda konuşulan Türkçe ile günümüz Türkçesi arasındaki fark buna en güzel örnektir. Aslında çokta uzağa gitmeye gerek yoktur. Yeni nesil neredeyse dedeleri ve nineleri ile dahi iletişim kurmada sorun yaşıyor. Bunların temel nedeni dilin içerisine yabancı kelimelerin girmesi ve buna bağlı olarak dilin tahrif olmasıdır.

 

Dilin yabancı kelimelerle tahrif edilmesi, bizi geçmişten koparacak bir durumdur ve bundan dolayı da milletlerin geleceğini tehdit etmektedir. Geçmişe dair kaynaklar içerisinde bulunan dil ile yazılmıştır ve buna bağlı olarak da gelecekte dilin tahrif edilmesi, bu kaynakların devre dışı kalması anlamına gelecektir. Böylece geçmişi ile bağları tamamen kopmuş bir nesil yetişecek ve bu da bir anlamda bir milletin sonu olacaktır.

 

Yabancı dillere ait kelimelerin tam karşılıkları dilimizde olmasa dahi kısa sürede Türk Dil Kurumu bu noktada devreye girmeli ve bunlara karşılık gelenler belirlenmelidir. Devlet de resmi yazışmalarında bu kelimeleri kullanmalı ve böylece yabancı kelimelerin dilimize girişi engellenmelidir.

Büyülü Bir Kitabınız Olsaydı Neler Anlatmasını İsterdiniz?

 

Büyülü bir kitaba sahip olsaydım, insanlık tarihinden günümüze kadar olan savaşların gerçek sebeplerini anlatmasını isterdim. İnsanların kurmaya çalıştıkları medeniyetler, krallıklar veya ülkeler için bu kadar kan dökülmesinin sebeplerini, askeri dehaların neler düşündüklerini ve barışçıl bir dünyanın kurulması için hangi fikirlerin takip edilmesi gerektiğini sorardım.

 

Merak ettiğim ve anlatmasını istediğim ikinci bir konu ise, uzay olurdu. Uzay tüm yapılan açıklamalara ve çekilen fotoğraflara rağmen gizliliğini ve çelişkisini korumakta olan bir konudur. Bazı bilim insanlarınca dünyanın en dışında bulunan katmandan canlı bir cismin çıkması imkansız iken, NASA ve uzaya giden astronotların, orada çektiği söylenen fotoğraflarında ilginç görüntüler yer almaktadır. Kara delik veya dünyaca merak edilen soru olan uzaylı kavramının gerçekte olup olmadığını tüm gerçekliği ile bilmek ve uzayda yolculuk yapabilmek güzel olabilirdi.

 

Ek olarak hayata, mutluluğa ve insan yaşamlarına dair bilgiler anlatmasını isterdim. Hayatta mutluluğun ya da mutlu olmanın sırları, belki basit söylemler gibi gelebilir. Psikologların, din adamlarının veya bilim insanlarının vereceği bilgileri bir kenara bırakarak, büyülü bir kitap bu konuya elbet farklı bir bakış açısı getirecektir. İnsan yaşamlarına dair bilgiler ise, ünlü bir ressamın hangi şartlar altında resim yaptığı, bir müzisyenin nasıl müthiş besteler çıkarabildiği veya rivayetlerle efsaneleşmiş, dillere destan olmuş aşıkların, şairlerin gerçek yaşam öykülerini anlatmasını isterdim.

Bir Yazarla Görüşme İmkanınız Olsaydı Ne Sorardınız?

 

Bir yazarla tanışma imkanım olsaydı bu imkanımı hiç şüphesiz George Orwell’den yana kullanırdım. Kitapları ile tüm dünyayı etkileyen bu yazar ile karşılıklı sohbet edebilme imkanı bana çok büyük bir keyif verirdi. Hayvan Çiftliği ve 1984 adlı kitapları hakkında uzun uzun konuşmak ve bu eserlerin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek isterdim.

 

George Orwell tarafından yazılan bu iki eser incelendiğinde devletlerin halklarına yaptıkları baskı ve gerçeklerin nasıl manipüle edildiği yazılmaktadır. Bu durum günümüzde internet sayesinde pek çok kişi tarafından çok rahat bir şekilde fark edilmektedir. Fakat Orwell’in yaşamış olduğu dönem dikkate alındığında farklı bir haber kaynağı yoktu ve bunun anlaşılması neredeyse imkansızdı. Fakat Orwell o dönemde adeta günümüzdeki bazı devletleri anlatmayı başarmıştır. Bunun nedenini tam olarak öğrenmek isterdim.

 

George Orwell’e soracağım bir diğer soru ise yazar olmasıyla ilgili olurdu. Nasıl bu kararı verdiğini ve ilk eserini yazarken neler hissettiğini sorardım. Ardından ise yakalamış olduğu başarıyı bekleyip beklemediğini öğrenirdim. Büyük yazarlar sadece yaşamış oldukları çağa değil bütün tarihe bakmayı başarabilen ve adeta geleceği gören insanlardır. Bu özelliklerinden dolayı da çağlar boyunca bu yazarların eserleri ilgi görecek ve insanlar bu eserlerden istifade edecektir. Ayrıca söz konusu eserler pek çok kişinin yazarlık ya da şairlik noktasında ilk adımı atmasını sağlayacaktır.